30 Temmuz 2013 Salı

Hazır Kekten şipşak pasta


Ah o kakao rengi nasıl da karanlık fotolarda:(

Bir adet hazır pastaban aldım,kalp şeklindeki kurabiye kalıbı ile yukarıda gördüğünüz gibi parçacıklar çıkardım,bu arada kek de kakaolu,kremşanti de evde kakaolusu olduğundan kakaolu oldu, dolayısıyla bizim pastanın rengi böyle koyudan içerü oldu:)

Parçacıkların arasına kremşanti sürdüm, üst üste koydum.Üste de krem şanti sürdüm.Artan kek parçalarını rondoda çektim ve kremşantinin üzerine serptim.Ramazan rehaveti ancak böyle kolay tarifler yapıp oğlucağzımı susturabiliyorum:) 



Ama lezzetli oldu, şık da görünümü var, yalnız bir dahaki sefere kekleri sütle ıslatırım, aklımda olsun..

Happy Box 4 etkinliğinden neler geldi?

Sevgili Melodram 'ın blogunda düzenleyegeldiği ve benim çok sevdiğim ve birkaçına katılma fırsatı bulduğum Happy Box hediyeleşme etkinliğinin dördüncüsünde KozmetikHikayeleri blogu ile eşleşmiştim,işte gelen hediyelerim=


  

Bu güzel hediyeler için her iki bloga da kocaman teşekkür ediyorum..

28 Temmuz 2013 Pazar

Ey marka! Benim hayatımı kolaylaştırmak için sen ne yapıyorsun?

Zaman Gazete'sinde Melih Arat'ın "Kendi hayatınızı kolaylaştırın" başlıklı buradaki yazısı markaların müşteri hayatını kolaylaştırmak adına hoş örnekler barındırıyor.
Hepimizin markalarla yaşadığı olumlu olumsuz bir sürü anısı vardır.Peki müşteri hayatını dolayısıyla kendi hayatını kolaylaştıran markalara siz örnek verebilir misiniz?
Lütfen sorumu es geçmeyin çok merak ediyorum.
Ya siz sevgili marka, sizde durumlar nedir?



26 Temmuz 2013 Cuma

Bir Halleyli Pasta da ben attırıvereyim dedim!


Büyük oğlum tam bir hamur işi tutkunu, aynı ben tabii..İkide bir pasta istiyor benden, ama benim uğraşacak halim mi var beya:)

Bari Halleyli pasta yapayım dedim.Bir paket halley bisküvi aldım.İki paket kakolu kremşantiyi 2 su bardağı sütle çırptım.İçine rondoda çektiğim hazır kek kırıntılarını da ekledim,halleyleri  dörde bölüp kattım,şöyle bir karıştırdım.Borcama döküp yaydım.Üzerine kek kırıntılarından bolca serptim,hindistan cevizini en üstte serptim.Dondurucuya attım.İftarda çıkardım, dilimledim,servis yaptım.




Oğlum çok beğendi, ertesi akşama da istedi, yaptım, eeee mecburrrrr!

25 Temmuz 2013 Perşembe

Samsun tatili fotolarına devam

Samsun Çarşamba'dan sonra durağımız Terme idi.Buradaki yazımda belirttiğim gibi eltimler Köyden Terme'ye taşındılar yeni aldıkları ev için de tevhid yaptılar.Tevhid işin erbabına Kur'an okutturma, katılanların okudukları Kelime-i Tevhid'lerin duasını yaptırma olayıdır bizim memlekette.

Bakın o gün ikram için neler hazırlandı?=


Bu yemek Samsun'umuzun meşhur keşkeğidir.Aşurelik buğday ve et/tavuk ile yapılır.Pişince de üzerine kzıdırılmış tereyağı gezdirilerek ikram edilir.Çok severim..



Ayranlar ikram edilmeyi bekliyor.


Baklavalar açılmış, ikram tabaklarını hazırlarken ben malı götürdüm tabii, ev baklavasını çok severim.


Salatalık turşusu nefisti.


Tavuklu pilavımız, tencere tencere pişirilip, bu büyük tencereye toplandı, zira evde ancak böyle kocaman pilavlar yapılabiliyor:) 


Yemek öncesi gül suyu ile çikolata ikram edildi.


İşte servis tabağı..Epey kalabalıktı.İki daire kullanıldı.Çok güzel geçti, epeydir görmediğim akrabaları görme şansım oldu gelenler arasından.

Eltimin evi çok güzel, hele bir balkonu var beni oraya bıraksınlar pasa kitap, gazete vs. okuyayım.Güle güle oturun canlarım..

Şimdi acil iş çıktı, görev kutsaldır, Reyhan kaçar..

24 Temmuz 2013 Çarşamba

Aylin'in Kozmetik Günlüğü'nden hediyelendimm!

Sevgili aylininkozmetikgunlugu blogunda düzenlenen hediye etkinliğinin talihlilerindendim.Bugün eve geldiğimde kargo gelmişti ve bir sürü hediyeler barındırıyordu içinde..Bakın neler var=


Nevacolor saç boyası.. Rengi kumral..

Nevacare saç serumu..

Nevacare sıvı saç bakım kremi..

Emotions deodorant..

Okay kozmetikten saç şekillendirici sprey..Bu spreyi çok merak ediyorum, hemen kullanacağım.

Diadermine peeling..

Watsons'ın kendi markası, çok güzel, gül kokulu bir el kremi..

Değerli blogger arkadaşıma bu güzel hediyeleri için çok çok teşekkür ediyorum.Hakikaten dolu dolu bir hediye etkinliğiydi.

Ne diyelim, şansım daim olsun:)

Çikolata kokusu, kitap almaya teşvik ediyormuş

Belçika'da yapılan bir deney, insanların çikolata kokusu karşısında romantik temalı romanlar ve yemeiçme kitaplarını daha çok satın aldığını ortaya koydu. Hasselt Üniversitesi biliminsanlarının yaptığı araştırmada, 10 gün boyunca kitapçıda hissedilebilir bir çikolata kokusu yayan araştırmacılar, insanların dükkân da kalarak kitapları inceleme eğiliminin 2.22 katı arttığını söyledi. Yeme-içme kitapları ve romantik romanların satışı ise yüzde 40 arttı.Haber buradan

O zaman çikolata imalathanelerinin yanına tez elden birer kitapçı açıla..

23 Temmuz 2013 Salı

Samsun tatilimizin önemli durağı Çarşamba'm

Bu yıl tatil kredimizi Kocam ve benim memleketim olan Samsun'dan yana kullandık.İşte o tatilden biraz detay vereyim dedim sizlere..

Samsun'da ilk durağımız kayınvalidemler oldu.Samsun'u gezdik biraz.Bir AVM müdavimi olarak Samsun'umda Piaza,Lovelet AVM vb. lerinin açılması hoşuma gitmedi değil, bol bol gezdim,hoş şeyler aldım,bir ara paylaşacağım onları.

Sonra Çarşamba'ya geçtik.Ablamlarda torunları Nurefşan 'ım ve onun kardeşi yeni bebiş Kerem'cimle vakit geçirmek çok iyi geldi bana..Bebekleri seviyorum ben yahu!

Ertesi gün ablamın kızı canım Seyhan'ıma gittik.O da tam kapıdan çıkıyordu kuyumcuda işi varmış,biz de ona takıldık.


Beklerken akvaryumda balıkları izledim.Küçüklüğümden beri çok severim bu işi.Ben ilkokula gitmezken bizim bakkalımız vardı, hani şu mahalle bakkalı olanlardan.Babamın işi olunca bazen annem dururdu, beni de götürürdü.Ben sıkılınca da hemen bakkalın altındaki komşuya bırakırdı beni, ben orada saatlerce akvaryumdaki balıkları izler, hiç de sıkılmazdım.Burcum balık, izlediğim balık:)


Gördüğünüz Yeşilırmak..Çarşamba ırmak kenarlarını ne güzel düzenlemişler..Çarşamba'yı Yeşilırmak ikiye ayırır.Bu taraftaki öbür tarafa "karşı geçe" der, diğer taraftaki de bu tarafa karşı geçeder, kısacası ben karşının geçesiyim:) Biz de karşıya geçtik, bir kamu kurumunda işimiz vardı, ama kamu kurumu evlere şenlik, kimsenin konusuna hakim olduğu yok,komedi vesselam.Kendi çalıştığım kurumu tepesinde gezdirsin millet inanın ki! Kocam kurumlardaki vurdumduymazlığa çok sinirlenir,söylenir durur, zor aldım önünü:)


Yeşilırmak üzerinde benim gençliğimde 2 köprü vardı, sonradan 3. köprü yapıldı, fotoda gördüğünüz köprü de böylelikle araç trafiğine kapatıldı, iyi oldu.Bu köprüden az geçmedim ortaokul ve lise yıllarında..Türk bayrağı asılı olan bina Çarşamba Belediyesi,ben bekarken inşa edilmişti ve projesi çok hoşumuza gitmişti.

Neyse Seyhan'ımlara geri döndük,o gün de Çarşamba'nın pazarıydı.Seyhan'ım yorulmuş, acıkmış, yemek yardımına annesini yani ablamı da çağırmış, ben de ucundan tuttum.Çocuklar da acıkmıştı,onlara acil tarafından ekmek arası köfte,domates,biber, soğan verdik ayranla beraber, sus payı olarak:)


Sonra bizim sofrayı kurmaya başladık.Çarşamba'da turşusuz olunmaz..Güzelim salatalık turşuları..


Tavada hazır yufka ile su böreğimiz yapıldı, Seyhan o kadar büyük bir tava almış ki, valla ben kaldıramadım, olsun teyze geniş geniş börek iyi oluyor diyor beceriklim.



Bu biberleri önceki akşam bir köy yemeğine davetlilermiş, oradan bahçeden vermişler, şahaneydi tadı.


Köftelerimizi de yaptık,karpuzumuz, salatamız derken doyuverdik..


Sonra abimlere geçtik,abimin büyük oğlu Murat'ım Ankara Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi'nde okuyor, o henüz gelmemişti Ankara'dan.Kızı Elif'cim de Vezirköprü' de Anaokulu öğretmenliğini bitirdi, pazar günü de 4 yıllığına geçmek için sınava girdi, umarım kazanır.Elif zaten güzel bir kızdı, daha da bir güzelleşmiş,çok da tatlı olmuş.Gittiğimizde yengem su böreği açıyordu, ah bu kadın hiç üşenmez, hiç gocunmaz, pasa yapar yedirir.Büyük oğlum dayısını çok sever, konuşmalarını çok komik bulur, evde çocuklardan sadece Ferhat vardı, o da kocaman adam olmuş,onunla bilgisayar başından kalkmadılar o gece.


Ertesi günü Çarşamba'nın oranın şivesiyle mal kanaresine (Büyük-küçükbaş hayvanların satış yeri) gittik, ama taşınmıştı.


Yeni yerini bulmak zor olmadı, işte burasıı..İlk başta kimsecikler yok gibi duruyor ama, bir süre sonra hayvan sesleri duyuluyor, buradan bir koyun aldık, yeni arabamız için,hem 'akraba i taallukat' a dağıtılır, hem de çer çocuk mangalını yer babında.Allah kabul etsin..

Sonra Terme'ye doğru yol aldık,Yok yok koyunu arabaya atmadık, sadece biraz beh verdik( senin anlayacağın depozito), sonra gelip alacağız dedik.Terme'de eltimler var, yeni ev aldılar, eltim ev için tevhid  yapacaktı, sağolsun bizi beklediler, çok da uğraştı denk getirmek için.Terme yazısını daha sonra yazalım..

Sevgi ile...



22 Temmuz 2013 Pazartesi

Hem padişahın işi ne?

Sultan Murat Han, o gün bir hoştur. Telaşeli görünür. Sanki bir şeyler söylemek ister sonra vazgeçer. Neşe ile üzüntü arasında gidip gelmektedir. Veziriazam Siyavuş Paşa sorar:
- Hayrola efendim, canınızı sıkan bir şey mi var?
- Akşam garip bir rüya gördüm.
- Hayırdır inşallah?
- İnşallah hayrolur, öğreneceğiz.
- Nasıl yani?
- Hazırlan, dışarı çıkıyoruz.
Padişah ve vezir, derviş kılığında çıkarlar yola. Görünen o ki padişah hâlâ gördüğü rüyanın tesirindedir ve gideceği yeri iyi bilir. Seri, kararlı adımlarla Beyazıt’a çıkar, döner Vefa’ya, Zeyrek’ten aşağılara sallanır. Unkapanı civarında soluklanır. Etrafına daha bir dikkatle bakınır. İşte tam o sırada gözüne yerde yatan bir ceset ilişir. Hemen sorar:
- Kimdir bu?
Ahali:
- Aman hocam hiç bulaşma, derler. Ayyaşın, serhoşun biri işte!..
- Nerden biliyorsunuz?
- Müsaade et de bilelim yani. Kırk yıllık komşumuz!
Bir başkası tafsilata girer:
- Biliyor musunuz, der. Aslında iyi sanatkârdır. Azaplar Çarşısı’nda çalışır. Nalının hasını yapar... Ancak kazandıklarını içkiye, fuhşa harcar. Hem şişe şişe şarap taşır evine, hem de nerede mimli bir kadın varsa takar peşine.
Hele yaşlının biri çok öfkelidir:
- İsterseniz komşulara sorun, der. Sorun bakalım onu bir cemaatte gören olmuş mu?
Hâsılı, mahalleli döner ardını gider. Tam vezir de toparlanıyordur ki padişah merakla sorar:
- Hayırdır, sen nereye?
- Bilmem, bu adamdan uzak durmak istersiniz sandım.
- Millet bu, çeker gider. Kimseye bir şey diyemem... Ama biz gidemeyiz; adam ne olursa olsun bizim teb’amızdır. Defin işini halletmek gerek.
Bir nurdur aydınlanır alnında
Vezir hemen bir çare önerir:
- İyi ya, saraydan birkaç hoca yollar kurtuluruz vebalden.
- Olmaz, rüyadaki hikmeti çözemedik daha.
- Doğru ya! Peki, ne yapmamı emir buyurursunuz?
- Dervişliğe devam edeceğiz bir süre daha! Naaşı kaldırmalıyız en azından.
- Aman efendim, nasıl kaldırırız?
- Basbayağı kaldırırız işte.
- Yapmayın etmeyin sultanım, bunun yıkanması paklanması var. Tekfini, telkini...
- Merak etme ben beceririm. Ama önce bir gasilhane bulmalıyız.
- Şurada bir mahalle mescidi var, ama...
- Olmaz, vefat eden sen olsaydın nereden kalkmak isterdin?
- Ne bileyim, Ayasofya’dan, Süleymaniye’den, en azından Fatih Camii’nden...
- Ayasofya ile Süleymaniye’de devlet erkânı çoktur. Orada bizi tanıyanlar çıkar. Ama Fatih Camii’ni iyi dedin. Hadi yüklenelim...
Ve gelirler camiye. Vezir sağa sola koşturur, kefen tabut bulur. Padişah, bakır kazanları vurur ocağa... Usulü erkânınca bir güzel yıkarlar ki naaş ayan beyan güzelleşir sanki. Bir nurdur aydınlanır alnında. Yüzünde bir beşâşet hâsıl olur. Hem manalı bir tebessüm okunur dudaklarında. Padişahın da, vezirin de kanı ısınmıştır bu adama. Meçhul nalıncıyı kefenler, tabutlar, musalla taşına yatırırlar. Ama namaz vaktine de bir hayli vardır. Bir ara vezir, sıkıntılı sıkıntılı yaklaşır ve:
- Sultanım, der. Yanlış yapıyoruz galiba...
- Neden, ne yaptık ki?
- Heyecana kapıldık, sorup soruşturmadan buraya getirdik cenazeyi. Kim bilir belki hanımı vardır, belki de yetimleri?
- Doğru dedin. Öyleyse sen başını bekle, ben mahalleyi dolanıp geleyim.
Vezir cüzüne, tespihine döner, padişah garip maceranın başladığı noktaya koşar. Nitekim sorar soruşturur. Nalıncının evini bulur. Kapıyı yaşlı bir kadın açar. Hadiseyi metanetle dinler. Sanki bu vefatı bekler gibidir.
- Hakkını helal et evladım, der. Belli ki çok yorulmuşsun. Sonra eşiğe çöker, ellerini yumruk yapar, şakaklarına dayar. Neden sonra silkinip konuşmaya başlar:
- Biliyor musun oğlum? diye dertli dertli söylenir... Bizim efendi bir âlemdi, vesselam... Akşamlara kadar nalın yapardı. Ama birinin elinde şarap şişesi görmesin; elindekini avucundakini verir satın alırdı. Sonra getirip dökerdi helaya!
- Niye?
- Ümmet-i Muhammed içmesin diye...
- Fesübhânallah!..
- Sonra, malum kadınların ücretlerini öder, eve getirirdi. Ben sizin zamanınızı satın aldım mı, aldım, derdi. Öyleyse şimdi dinleyin bakalım... O çeker gider, ben menkıbeler anlatırdım onlara.. Mızraklı İlmihal, Hüccet-i İslam okurdum...
- Allah Allah! Millet ne sanıyor hâlbuki...
Padişahın işi ne?
- Milletin ne sandığı umurunda değildi. Hoş, o hep uzak mescitlere giderdi. Öyle bir imamın arkasında durmalı ki, derdi; tekbir alırken Kâbe’yi görmeli...
- Öyle imam kaç tane kaldı şimdi?
- İşte bu yüzden Nişancı’ya, Sofulara uzanırdı ya... Hatta bir gün:
- Bak efendi, dedim. Sen böyle böyle yapıyorsun ama komşular kötü belleyecek. İnan cenazen kalacak ortada...
- Ne dedi peki?
- Kimseye zahmetim olmasın, deyip mezarını kendi kazdı bahçeye. Ama ben üsteledim. İş mezarla bitiyor mu, dedim. Seni kim yıkasın, kim kaldırsın?
- Merak ettim şimdi cevabını!
- Önce uzun uzun güldü, sonra;

- Allah büyüktür hatun, dedi. Hem padişahın işi ne?
Hep öyle olmaz mı bazı insanların yaptığı düzgün işler toplum tarafından farklı algılanır, oysa işin içinde ne işler vardır görebilene..
Kıssadaki erenler Nalıncı Baba olarak anılırmış.Türbesi Unkapanında, Cibali tütün fabrikasının arkasında, Harabzade Camii karşısındadır.




Nivea Hediyelerim


Nivea'nın bu defaki konsepti duşta vücut kremleri..Hani biz kadın kısmı afilli şeylerden hoşlanırız ya,kozmetikte de bu böyledir.İlla dış görünüşü de çekecek bizi.Bu bağlamda ben Nivea'nın ambalaj renk konseptini çok seviyorum.Gözü yormayan bilakis albeni içeren ürünleri var Nivea'nın.


Yalnız bigudilerim de çok tatlı, hazır saçlarımı uzatmaya karar vermişken hoş bir sürpriz oldu bana..

Seni seviyorum Nivea, ürünlerini kullanmak beni mutlu ediyor, teşekkürler..

20 Temmuz 2013 Cumartesi

DIY/ELLE'in Çiçekli Tişörtü

Hangi dergi hatırlayamadım şimdi Samsun tatilindeyken çekmiştim bir fotoyu bir dergiden..

Meraklısına gelsin, hadi bakalım=





Bazı metinler net değil,anlayabiliyorsunuz değil mi?

Bursa'nın minnak kütüphanelerini ısırırım ben


Haber şöyle okurcum=

Bursa Valiliği ve Osmangazi Kaymakamlığı tarafından gerçekleştirilen proje ile kentin en işlek yerlerine konulan mini kütüphanelerle vatandaşların daha fazla kitap okumasının sağlanması amaçlanıyor. 50-60 kitaplık mini kütüphanelerden isteyen herkes yararlanabilecek. Okuduğu kitabı yerine koyup yenisini alabilecek. İsteyenler buraya evindeki kitabı bırakarak başkasının da istifadesine sunacak. Proje kapsamında Heykel, Kent Meydanı, Tophane, Altıparmak ve metro istasyonları gibi şehrin belli yerlerine ilk etapta 25 mini kütüphane konuldu. İlgi doğrultusunda bu kütüphanelerden daha sonra okul, büyük fabrika, iş merkezi ve hastanelere de yerleştirilecek. Kent Meydanı'nda yapılan tanıtım toplantısında konuşan Vali Şahabettin Harput, vatandaşlardan iyi niyetli bir şekilde bu kütüphanelerden yararlanmalarını istedi. Toplumda okuma konusunda büyük bir eksiklik olduğunu belirten Vali Harput, “Halkımızın okumasını ve kitabı teşvik etme adına bu kampanyayı Bursa'da başlatıyoruz. İlk defa Osmangazi ilçesinde başlattığımız bu proje ile 25 noktaya mini kütüphanelerden koyuyoruz.” dedi.


Vatandaşların bu kitaplardan ücretsiz yararlanabileceğini aktaran Harput, şunları söyledi: “Ama bu kitaplar bizim tarafımızdan sürekli yenilecek ve denetlenecek. Milli Eğitimi Müdürlüğümüzün kontrolünde uygun olmayan yanlış kitapların buraya girmemesi için sürekli kontrol edilecek.”

Not=Buradan alıntıdır.

Ay ben bu projeye bayıldım,bayıldımmm.Lütfen kimse suistimal etmesin ey Bursa halkı, aldığınız kitabı okuyup yerine koyunuz emi.

Hele hastanelere de bu mini kütüphanelerden konulması ne bilim mest etti beni.Zira hastanede dr. sırası beklerken boş boş oturan insanlar hep canımı sıkmıştır.Benim hep çantamda kitap olduğu için en azından canımı sıkmıyorum kendimin.

Sayın Kocaeli Büyükşehir Belediyesi biz de istiyoruz şehrimize böylesi bir hizmeti...

18 Temmuz 2013 Perşembe

Foto albümümden 3-5 paylaşım


Yavrumun foto çekinmek istemediğini artık sen de öğrendin daha önceki yazılarımdan dimi okurcum:)?

Yakışıklımın tshirtü Özdilek Kocaeli Mağazasından.Yolunuz düşerse mutlaka uğrayın derim, üst kattaki giyim mağazası ve alttaki outlet mağazasından zaman zaman alışveriş yaparım ben, ayrıca Özdilek Marketi de çok severim, cevizli ekmeğini almadan geçmem, tavsiyemdir.Bak şimdi Ramazan Ramazan nasıl da canım çekti.Koyu renkler tatlıma çok yakışıyor.Şortu ise LCW


Mado'nun tiramisusunu tek geçerim demiştim değil mi?


Mado'nun Türk kahvesini de çok övmüşlerdi, aldık rahat ettik, ama henüz içemedik daha:) Damla sakızlısını da aldık merakıma yenilerek, bakalım güzelmiler?:)


Her sabah işe giderken servis beklediğim durakta çöpcü amca o gün bu notu astı.İnsan olan atmazsa kim atıyor nan bu çöpleri ha ha?


Gördüğünüz gibi çöp atılan yer de burası, o değil de çiçeklere zarar diyor çöpcü amca..Yazık, atmayın nan.


Bak topladı çöpleri atıyor çöpçü amca,tam karşıda çöp uzayda değil yani çöpü buraya değil de çiçeğin olduğu yere atanlar kör kanımca..


Çikiletaaaaaa


Yeni açılan bir kafeyi denetleyelim dedikdi, iyi, fena değil:) Biz kocam uzakta olduğu için evlenirken ev alışverişini hep kayınvalidemlerle yaptık.Şimdi perde bakardık, kayınpeder bana sorardı:

-Kızım nasıl bu beğendin mi?
-İyi, fena değil!
-İyi tamam da sonradan gelen fena değil işi bozuyor:)

O sıra o kadar çok kullanırdım ki aşağı "iyi- fena değil" yukarı "iyi- fena değil" bu benim balık kararsızlığımdı:)


İşyerinde odama bir gelirim, bu uykucu şirin beni bekler, bana kurabiye getirmiş hemi de..


Pakette benim en sevdiklerim var elmalı kurabiye ama ben onlara elmalı ponçik diye takılmayı seviyorum.


Gülümsedim gebertilmekten sıyırdım:)

Arkadaşım notu iliştirince oda arkadaşı kıskanmış o da hemen kendini notunu iliştirmiş, canlarım benim:)


Üstte not iliştirdi dediğim arkadaşımızın doğum gününü es geçmek olmazdı, pastasını aldık, bir güzel iyi ki doğdun dedik.


Doğum gününe çeşit olsun diye baskıyla bir arkadaşa elmalı kurabiye yaptırdık, çok güzel olmuştu, üşenmemiş, minnak minnak da sarmış beceriklim..


Burbery bu atlı broşu istiyorum, lütfennnnnnnn..


Ve bu saati de istiyorum, kısa süre içerisinde o kadar çok saatim oldu ki ama ben bunu da istiyorumm..


Ben bu tabloyu nerede çektimdi yahu?Bileniniz varsa beri gelsin.Sanırım paha biçilemeyen olması çekti beni.Gıcır gıcır tablo işte..



Samsun tatili öncesi yavrucaklara İzmit Outlet Center Nike mağazasından bu cicileri aldık..Şu küçüğün ayaklarının tatlılığına bak Yarabbim, maşallah, maşallah:) Büyük de artık kocca bir delikanlı oldu.


Ah be arkadaşım bu kirazları şimdi getirecektin ki ama iftara:)


Bunlar da benim işyerinde vazgeçilmez aperatiflerim...

Ramazan Ramazan iştahınızı kabartacak görseller paylaştım ama ben de siz gibiyim.Neyse neyse akşama ne kaldı ki şurda..Görseller Ramazandan önce çekildiydi..

UNUTMA

Öleceğimiz son günden bugüne bir perspektifle bakacak olsaydık,kararlarımız çok farklı olurdu.(Leadbeater)