30 Haziran 2010 Çarşamba

Biri bizi at belledi besbelli:)


Roxanne Jackson adlı tasarımcı bu çılgın ayakkabı tasarımına 'Hoof Heels' (Toynak topuklar deyin çevirdim)ismini vermiş ve bu tasarımın trend olması bekleniyormuş... SEN ÇOK BEKLERSİN GİBİME GELİYOR ADAMIM:)


29 Haziran 2010 Salı

Bu Güllü iyice şaşırdı+Yeni bir iş kolu

Hanımın Çiftliği Dizisindeki Güllü canımmmm..

Geçen haftaki bölümde hanfendinin doğum sancıları başladı..Kulüpte yemekteydi o sıra anasıyla..Tabii apar topar hastaneye yetiştirdiler bunu..Anası zaten uçtum beyinliydi, oracıkta yığıldı, insan az kendine mukayyet olur dimi bu gibi durumda da azcık kızına destek verir, yoh, nirdeeee...Tabii kocası her dayakta kafasına çalışırsa adamın olacağı budur..

Bizim Güllü de baktı anadan fayda yok, BİRİ ELİMİ TUTSUN diye yıkıyo hastaneyi..Ayol kim tutacak senin eliyi..Sanki hastanede kimsesiz doğum yapanların elini tutma derneği vardı hali hazırda da tutmadılar elini...

Ulan biz de doğurduğumuzda tektik, gelenleri de dışarıda bıraktılar zati..O vakıt doğuma birini almak moda deeellldiii...Hiç yıktık mı hastaneyi, biri elimi tutsun diye..

Ben hemşirenin yerinde olsam yoldan geçeni çevirir, şunun elini tut sevabına derdim Güllü için...

Ama Güllü şanslıydı, şehre yeni gelen Orhan hemen elini tutuverdi..Doğacak bir aşkın ipucunu da biz tuttuk oracıktaaa..Ta zaman sonra hemşire uyandı da ayol siz bu hastanın yakını mısınız diye sorabildi Orhan' a da o da yok deyince, atıverdi dışarııı...Yoksa Orhan pek mennundu tazecik ananın elini tutmaktann..

Ve müjde işsizlere Yeni bir iş kolu=Hastanede tek başına doğuran kadınların elini ücreti mukabili tutma...artık saatlik mi alırsınız ücreti, yoksa eli kavrama yeteğinize göre mi o nu bilmem, orası paşa gönlünüze kalmış..

28 Haziran 2010 Pazartesi

Mim gelmiş bana

Sevgili Ojeliparmaklar tarafından mimlenmiş bulunmaktayım.Mimin konusu; aşağıdaki kelimelerin aklıma getirdiği ilk düşüncelerin neler olduğu, adı ise SÖZCÜK MİMİ...

1.Felsefem: Daima doğrudan yana olmak

2.Hayat: İyi yaşanırsa tadından yenmiyor

3.Çocukluk: İnsanın en saf hali

4.Güneş: Girdiği yeri aydınlatan

5.Gözler:Kalbin aynası

6.Yıldızlar: Bazen gitmek istediğim

7.Güzellik: Göreceli kavram

8.Sevgi: Onsuz hayat tadsız

9.Aşk: Mutlaka yaşanmalı

10.Müzik: Ruhun gıdası

11.Dost: Çok az bulunan

12.Para: Olmazsa olmuyor

13.Zaman: Kıymetli

14.Erkekler: Olmazlarımız

15.Savaş: Keşke olmasa

16.Ağlamak: Kaçış noktam

17.Deniz: Seyretmeye doyamadığım

18.Hayal: Hep benimle

Ve mimlediklerim...

Meraklı beti , My Makeup Story, Echickk, gökkuşağında oturan kız ,Kutsal Hatun, Seyhan'dan Hayata Dair Güzellikler, Tiryaki Hobi

26 Haziran 2010 Cumartesi

Ana rahminde bile rahat vermeyen kardeşin ben taaa..


Dedi mi acaba, ilk resimde sağ üstte olup, sevgili kardeşinin boş çuval gibi yayılıp, yüzüne ayağını yasladığı zavallı bebecik..

İşin şakasını bir yana bırakırsak şu mucizeye bakar mısınız? Tam 8 bebek aynı anda anne karnında..Haber eski ama ben yeni görüyorum, 99 da doğmuş bu yavrucaklar..



Anam ben bir batında birini zor doğurdumdu, hatta başımdaki hemşireye bırakın beni vazgeçtim doğurmayacağım dedimdi, o da gülerek hay hay, yol senin eyvalllaaahh dediydi:) O bakımdan bu ana da anaymış haaaa..



Kanımca o üstte kardeşinin yüzüne ayağını dayayan alttaki resimde şu sağda ortada olup, gözleri fel fecir okuyan olmalı..Ne dersiniz?



25 Haziran 2010 Cuma

Yalancı dolma yanında TOFU kızartması



Geçenlerde yine coştum, yalancı dolma sardım, sevgili oğluşum da bana yardım etti..Gelinim olacak muhterem ne şanslı, kıymetimi bilse barimee....:)

Tofu' dan ve bisküvi arası tofu tarifimden bu yazımda bahsetmiştim..Bu defa Tofunun kızartmasını yaptım, bir kaç diş sarımsağı ezdim, kimyon,kırmızı acı toz biber,kekikle harmanladım, tofuları büyük ince kareler halinde dilimledim.Bu baharat karışımına alt üst batırıp, hafif yağlı teflon tavada, bir iki çevirdim..Hepsi bu..

Tofuya acıyı ben çok yakıştırdım, tavsiye ederim...

23 Haziran 2010 Çarşamba

Skorları bir de benim için hisset be YELİZ' im

Sanatçı Yeliz bir röportajında "Altıncı hissiniz kuvvetli mi? sorusuna "Çok kuvvetlidir. Maçların skorlarını falan hissederim. Ama çok konsantre olduysam tabii... Bir de sevdiğim kişilerin yaşayacaklarını acayip hissederim. " demiş..

Ben de acizane olarak diyorum ki YELİZ' ime.."Gözüm, bir de benim için hissetsen şu maçların skorunu da bir Toto neyin oynasam ha ne dersin? Sevabına looooo.."

22 Haziran 2010 Salı

De get bir yetimin başını okşa da kalbin yumuşasın

"Hayat elindeki iskambil kağıtları gibidir.En iyisine sahip değilsen, elindeki kağıdı yere atacaksın!" demiş, 24 yıllık eşini 48 yaş küçük yeni sevgilisi için 58 saniyede boşayan F1 patronu Bernie Ecclestone..

"Biz hangi birini atak Hacııı" ve "Tabii sen patronsun hem çalar hem oynarsın" diye iki espri patlattıktan sonra, hayatın gerçeklerine dönüp "De get bir yetimin başını okşa da kalbin yumuşasın" diyorum F1' im, Patronuma...

Çocuklara TOFU yedirmenin pratik yolunu buldum



Geçen hafta sevgili denemekbedava.com sitesi bana denemem için TOFU gönderene kadar açıkcası Tofu hk.da bir bilgi sahibi değildim..

TOFU aşağıda görüldüğü üzere bir beyaz peynir kalıbı görüntüsünde..Tabi, ben paketinden çıkarırken azıcık kırıldı, sorry..



Ben ilk Tofu deneyimimi çocuklarıma hitap edecek tarzda bir sunumla gerçekleştirdim..

Efendim, bir parça TOFU yu sarelle ile karıştırdım..Sonra iki bisküvi arasına sürdüm..Hazırladığım Tofulu-sarelleli bisküvileri 2 oğlumla beraber bir akşam balkon sefası eşliğinde götürdük..Geriye böylesi faydalı bir besini çocuklarına, çaktırmadan, üstelik "anneeeciğimmm, daha var mı?" demelerini sağlayarak yedirmenin dayanılmaz mutluluğu kaldı..Bir başka TOFU tarifimde buluşmak üzere siz sağ ben selamet..




Tofu Nedir? Soya loru olarak da bilinen tofu, nagari adlı bir madde ile lor haline getirilmiş soya loruna verilen addır.

Tofu Çeşitleri

•Katı tofu, yoğun ve katı haldedir. Karıştırılarak kızartılan gıdalar, çorbalar ya da ızgaralarda ve tofunun şeklini kaybetmemesini istediğiniz her yerde kullanabilirsiniz.

Katı tofuda protein, yağ ve kalsiyum içeriği diğer tofu çeşitlerine göre daha fazladır.

•Yumuşak tofu, tofu karışımı isteyen tariflerde ya da Oryental çorbalarda kullanılabilir.

•İpeksi tofu, kaymaksı, hardal benzeri bir ürünün elde edildiği farklı bir yöntemle hazırlanır. İpeksi tofu pürelere ya da karışık yemeklere iyi gider. Japonya’da ipeksi tofu olduğu gibi ve biraz soya sosu ile doğranmış yeşil soğan ile yenir.

Tofunun Besin Değeri

Tofu yüksek nitelikli proteinler açısından zengindir. Aynı zamanda iyi bir B vitamini ve demir kaynağıdır. Tofu hazırlanırken lorlaştırma işleminde kalsiyum tuzu kullanılmışsa, tofu mükemmel bir kalsiyum kaynağı haline gelir.

Tofunun içeriğindeki kalorinin yarısı yağlardan gelse de 100 gr. tofu porsiyonunda yalnızca 6 gram yağ bulunur. Doymuş yağ açısından fakirdir ve kolestrol içermez. Genel olarak tofu ne kadar yumuşaksa yağ oranı da o denli düşüktür. Tofu sodyum kısıtlaması olan diyetler için iyi bir alternatif teşkil eder.

18 Haziran 2010 Cuma

Suadiye pazarından 3 çift çorap aldım,1 çift söz kaptım




Bu işte..Büyük oğluma aldım, yaz için süper, dikişsiz, 1 TL..Evett kocca pazardan ala ala bunu aldım..Hey gidi gençlik, pazarı eve yığardım ben beeee..Şimdi de yığdıklarımı dağıt dağıt bitiremiyom...Ama azimliyim, bitecek..

İki abla peruk bakıyordu perukçuda..Biri sarı bir peruk taktı, diğerine nasıl oldu dedi..O da "MANYAK GÜZEL OLDU" dedi..Hımmmm direk bir kişiye MANYAK desek yüzü ekşir...Ama bu bambaşka bişi..Manyak güzel oldu..Ayyy çok merci dedi muhatabııı..

Demek ki ne bundan sonra ne diyoruz, nasıl oldu diyene= MANYAK GÜZEL OLDU..

Sonrama, bir kııyafet tezgahında bir bağyan satıcıya sordu:Orjinal mi bunlar? deyu..Satıcı yok abla olur mu orjinal, AŞIRI ORJİNAL bunlar..Ahahahahhh  hiç duymadımdı, ne güldüm...

Aşırı orjinal hoşgeldin, kelime arşivime, renk kattın, sevdim loo senii..








Transparan çanta kitleri



Çantayı bir kit gibi taşımak isteseniz işte size bir alternatif

Kitler, çanta ve içindekileri bir arada sergilemeye yaradı. Kitlerde yer alanlar ise şöyle; Zincir saplı Chanel çanta, Ipod, Chanel parfüm, Chanel allık, ruj ve gözlük.

Transparan çanta kiti hem plastik saplarından tutuluyor hem de zincirinden omuza takılıyor.

Ha ben tercih eder miyim? Yok edemem..

16 Haziran 2010 Çarşamba

Yaprak Dökümü sezon finali mi?

Ey Allahım, dökülüyorlar dökülüyorlar, küllerinden yeniden doğuyorlar..Pes ki ne pessss...

Anladım ben ÖMÜR BİTER, YAPRAK DÖKÜMÜ BİTMEZ..

Ali Rıza Bey' in kalbine şahsen ben kendim talibim, o nasıl bir kalptir Yarebbiiiii, vur vur ölmüyorrrrr....

 

Biri Maskotlarım


Biri ADSL' nin Face de 23 nisan kampanyası vardı..23 Nisan konulu resim gönderen her çocuğa Aşağıdaki maskotlardan gönderiliyordu..Ben de ne zamandır bu maskotları istiyordum, daha önceki kampanyalarına da çok katıldımdı ama, kazanamadımdı..

23 Nisan yarışmasını duyunca hemen yavrucuklarımdan rica ettim, iki resim çiziktirin de ananıza maskot kazanın deyuuu..Küçük sıpam bin naza çekti kendini de sağolsun büyük sıpamın yardımıyla 2 resim şettirdiler..Nihai olarak aşağıdaki maskotlarımız geldi..

Ayy ne mutlu oldum..O nazlanan küçük sıpa nasıl beğendi, ama birini ben düşürmedim elimden, zaten büyük sıpada onu ben kazandım anneme deyip durdu..Şekerler ama dimiiii?


14 Haziran 2010 Pazartesi

Apple' ın kurucusu Steve Jobs Stanford Üniversitesindeki Konuşması


Ben aşağıdaki konuşma metnini bir çok defa okudum, söylenilenler uygulanırsa şayet ne güzel olur. Peşinde koşulan şeyler check edilirse yeniden, çoğunun ne gereksiz olduğu görülür..Tabii herkesin hayatındaki şer görülen şeyler Steve de olduğu gibi aslında hayır olmayabiliyor..Şansa artık ne deyim..

Bugün dünyanın en iyi üniversitelerinden birinin diploma töreninde sizlerle birlikte olmaktan onur duyuyorum. Ben üniversiteden hiç mezun olmadım. Doğruyu söylemek gerekirse, mezuniyete en yaklaştığım an da bu an! Sizlere hayatımla ilgili üç hikaye anlatacağım. Hepsi bu. Büyütülecek birşey değil. Sadece üç hikaye. İlki noktaları birleştirmekle ilgili.

İlk 6 aydan sonra Reed Üniversitesi‘nde derslere girmeyi bıraktım, ancak gerçek anlamda okulu bırakana kadar bir 18 ay kadar daha okulda kaldım. Okulu neden bıraktım? Olay ben doğmadan önce başlamıştı. Biyolojik annem genç, evlenmemiş bir üniversite mezunuydu ve beni evlatlık vermeye karar vermişti. Beni üniversite mezunu bir çiftin evlatlık almasını çok istiyordu, sonunda da bir avukat ve karısı tarafından alınmam için her şey hazırdı. Tek sorun, ben ortaya çıktıktan sonra, beni evlat edinecek çiftin esasında bir kız çocuğu istediklerini anlamış olmalarıydı. Bir gece yarısı, bekleme listesinde olan müstakbel aileme bir telefon geldi: “Elimizde beklenmedik bir erkek bebek var, onu istiyor musunuz?”. Onlar da “tabii ki” diye yanıtladılar. Biyolojik annem, annemin üniversiteyi, babamın ise liseyi bile bitirmemiş olduğunu öğrendiğinde evlatlık verme işlemini tamamlayacak son kağıtları imzalamayı reddetti. Ancak birkaç ay sonra, ailemin beni üniversiteye yollayacaklarına dair söz verdikten sonra ikna oldu. Ve 17 sene sonra üniversiteye başladım ama saf bir şekilde neredeyse Stanford kadar pahalı bir okul seçtim, ve emekçi ailemin bütün birikimleri benim okul parama gidiyordu. Altı ay sonra, buna değmeyeceğini farkettim. Hayatımla ilgili ne yapmam gerektiği konusunda hiçbir fikrim yoktu ve üniversitenin de bunu bulmam için bana nasıl fayda sağlayacağını çözememiştim. Ve orada durmuş ailemin hayat boyu biriktirdiği parayı harcıyordum.. Sonuçta okulu bırakmaya ve her şeyin yoluna gireceğine inanmaya karar verdim. O zaman çok korkutucu gelmişti ama geriye dönüp baktığımda hayatımda verdiğim en iyi kararlardan biri olduğunu görüyorum. Okulu bıraktığım an, zorunlu fakat gereksiz olan ve ilgimi çekmeyen tüm dersleri almama gerek kalmamıştı. Böylece sadece bana ilginç gözüken derslere girebilecektim. Bu aslında hiç de romantik bir durum değildi. Yurt odam olmadığından arkadaşlarımın odalarında yerde yatıyor, kola şişelerinin 5 sentlik depozitolarıyla yemek alıyor, her pazar akşamı güzel bir yemek yemek için 7 mil uzaktaki Hare Krishna kilisesine gidiyordum. Çok güzeldi. Merakım ve sezgilerim sayesinde içine düştüğüm çoğu şey daha sonra benim için paha biçilmez deneyimlere dönüştü. Bir örnek vereyim: O zamanlar Reed Üniversitesi muhtemelen ülkedeki en iyi kaligrafi dersini veriyordu. Kampüsteki her poster, çekmecelerdeki her etiket, çok güzel şekilde elle kaligre edilmişti. Okulu bırakmış olduğum ve zorunlu dersleri almak zorunda olmadığım için kaligrafi dersi alıp nasıl yapıldığını öğrenmeye karar verdim. Serif ve san serif yazı karakterleri, değişik harf kombinasyonları arasındaki boşluğu ayarlama ve harika bir tipografiyi harika yapanın ne olduğu hakkında çok şey öğrendim. Çok güzeldi; tarihsel ve sanatsal olarak o kadar inceydi ki bilim hiçbir şekilde bunu yakalayamazdı ve ben bunu muhteşem buldum. Bunların hayatımda pratik bir uygulama bulma olasılığı yoktu. Ama on sene sonra, ilk Macintosh’u tasarlarken, bir anda aklıma geliverdi. Bunların hepsini Mac’te kullandık. Mac güzel bir tipografiye sahip ilk bilgisayardı. Eğer o derse hiç girmemiş olsaydım, Mac hiç çok yönlü yazı karakterlerine veya boşlukları doğru orantıda kullanan fontlara sahip olmayacaktı. Windows da Mac’ten kopyaladığına göre, hiçbir kişisel bilgisayarın bunlara sahip olmayacağı muhtemeldir. Okulu bırakmamış olsaydım, o kalifrafi dersine girmemiş olacaktım, ve kişisel bilgisayarlar şu an sahip oldukları o harika tipografiye sahip olamayabileceklerdi. Tabii ki üniversitedeyken noktaları ileriye bakarak birleştirmek imkansızdı. Fakat on sene sonra geriye dönüp baktığımda her şey çok ama çok berraktı. Tekrar söylüyorum, noktaları ileriye bakarak birleştiremezsiniz; onları sadece geriye doğru baktığınızda birleştirebilirsiniz. Noktaların gelecekte bir şekilde birleşeceğine inanmanız gerekiyor. Bir şeye güvenmelisiniz; cesaretinize, kaderinize, hayata, karmaya, herhangi bir şeye. Çünkü noktaların gelecekte birleşeceğine inanmak size kalbinizin sesini dinleme rahatlığını verir. Bu yaklaşım beni hiçbir zaman yolda bırakmadığı gibi hayatımı da bütünüyle değiştirdi.

İkinci hikayem sevgiyle ve kaybetmekle ilgili. Hayatımın erken bir döneminde neyi sevdiğimi bulduğum için şanslıydım. Woz (Steve Wozniak) ve ben Apple‘ı 20 yaşındayken ailemin garajında kurduk. Çok yoğun çalıştık, ve 10 sene sonra Apple garajdaki iki kişiden, 4000 çalışanı olan 2 milyar dolarlık bir şirkete dönüşmüştü. En nadide ürünümüz Macintosh’u piyasaya sürdüğümüzde ben 30 yaşına yeni basmıştım. Ardından kovuldum. Kendi kurduğunuz bir şirketten nasıl kovulabilirsiniz? Şöyle: Apple büyük bir şirket haline geldiği için biz de şirketi benimle birlikte yönetebilicek, yetenekli olduğuna inandığım birini işe aldık ve ilk sene işler iyi gitti. Fakat daha sonra, geleceğe yönelik görüşlerimiz farklılık göstermeye başladı ve bir noktada koptu. Bu noktada yönetim kurulumuz onun tarafında yer aldı. Sonuçta 30 yaşında dışarıda kalmıştım. Hem de herkesin gözü önünde. Hayatımın odak noktası olan şey bir anda yokolmuştu, bu büyük bir yıkımdı. Birkaç ay ne yapacağımı bilemedim. Bir önceki girişimci nesli yüz üstü bırakmış, rütbe tam bana teslim edilirken onu elimden düşürmüş gibi hissetmiştim. Dave Packard ve Bob Noyce’dan bu başarısızlığım için özür diledim. Fazla göz önünde olan bir başarısızlık sembolü olmuştum ve vadiden kaçmayı bile düşündüm. Fakat içimde bir şeyler uyanmaya başladı, yaptığım işi hala sevdiğimi farkettim. Apple’da olanlar bunu en ufak şekilde değiştirememişti. Dışlanmıştım ama hala aşıktım. Ve yeniden başlamaya karar verdim. O zaman farkına varmamıştım ama Apple’dan kovulmak başıma gelebilecek en iyi şey olmuştu. Başarılı olmanın ağırlığı yeniden başlamanın hafifliğiyle yer değiştirmişti, hiçbir şey hakkında eskisi kadar emin değildim. Hayatımın en yaratıcı dönemine girmek üzere özgürleşmiştim. Sonraki beş sene NeXT adında bir şirket kurdum, Pixar adında başka bir şirket, veeşim olacak inanılmaz kadına aşık olmuştum. Pixar’da dünyanın ilk bilgisayar animasyon filmi Toy Story‘yi yarattık ve şu an dünyanın en başarılı animasyon stüdyosuyuz. İnanılmaz olaylar zincirinden sonra, Apple NeXT’i satın aldı, ben Apple’a döndüm ve Apple’ın yenilenmesinin kalbinde NeXT’te geliştirdiğimiz teknoloji yatıyor. Ve Laurene ile harika bir aile kurduk. Apple’dan kovulmamış olsaydım bunların hiçbirinin olmayacağından son derece eminim. Tadı çok kötü bir ilaçtı, ama sanırım hastanın da buna ihtiyacı vardı.

Üçüncü hikayem ölüm hakkında. On yedi yaşımda şöyle bir şey okumştum:Her gününü hayatının son günü gibi yaşarsan bir gün haklı çıkarsın.Bu cümle beni çok etkilemişti ve o günden bu yana, yani 33 yıldır, her sabah aynaya bakıp kendi kendime hep şunu sordum: “Eğer bugün hayatının son günü olsaydı, bugün (normalde) yapacağım şeyler yapmak ister miydim?” Uzun süre art arda “Hayır” yanıtını verdiğimde, bir şeyler değiştirmem gerektiğini anladım. İnsanın kısa sre içinde öleceğini bilmesi yaşantısına damga vuracak kararlar vermesi açısından büyük önem taşır. Çünkü her şey, tüm dış beklentiler, gururlar, küçük düşme ya da başarısızlık korkuları tüm bunlar ölüm karşısında değerlerini yitirir, yalnızca ölümdür önemli olan. Öleceğinizi hatırlamak kaybedecek bir şeyler olduğu düşüncesini yok etmenin bildiğim en iyi yoludur. Zaten çıplaksınız. Yüreğinizin sesini dinlememek için hiçbir neden yok. Bir yıl önce bana kanser teşhisi kondu. Sabah 7:30′da girdiğim ultrasnda pankreastaki tümör bariz bir şekilde görünüyordu. Bense pankreasın ne olduğunu bile bilmiyordum. Doktorlar bu tip kanserin neredeyse imkansız olduğunu ve üç ila altı aydan fazla yaşamayı beklemememi söylediler. Doktolarım gidip işleri yoluna koymamı tavsiye ettiler. Bu, doktoların onların “ölümü bekle” deme biçimiydi. Bu, çocuklarınıza ilerideki 10 yıl içinde söyleyeceklerinizi birkaç ay içinde söylemeye çalışmak demekti. Bu, aileniz rahatı için gerekli her şeyin kısa zamanda yapılması demekti. Bu veda etmek demekti. Bütün gün o teşhisle yaşadım. Akşama doğru biyopsi yapıldı, mide ve bağırsaklarımdan geçerek bir iğneyle pankreasımdaki tümörden birkaç hücre aldılar. Narkozdayken eşimin söylediğine göre doktorlar pankreasımdan alınan hücreleri gördüklerini sevinç çığlıkları atmışlar. Kanser ameliyatla tedavi edilebilecek türdenmiş. Ameliyat oldum ve şükürler olsun şimdi iyiyim…

Bu deneyimi yaşamış biri olarak diyebilirim ki ölüm faydalı fakat sadece entelektüel bir kavramdır. Hiç kimse, cennete gitmek isteyenler bile, oraya gitmek uğruna ölümü göze almak istemezler. Oysa ölüm hepimizin ortak sonu. Bugüne kadar hiçkimse ölümden kaçamamıştır. Bunu böyle de olması gerekir, çünkü ölüm hayatın en güzel icatlarından birisi. Hayatın değişim ajanı. Yenilere yer açmak için, eskilerden kurtulmanın tek çaresi. Şu an için yeni sizsiniz. Ama günün birinde, üstelik pek yakında sizde eskiyecek ve aradan çıkarılacaksınız. Bu kadar acımasız olduğum için üzgünüm ama gerçek bu. Zamanınız kısıtlı; bu yüzden başkalarının hayatını yaşayarak bunu harcamayın. Başkalarının düşüncelerinin sonuçlarıyla yaşama dogmasına takılıp kalmayın. Başka insanların fikirlerinin gürültüsünün kendi kalbinizin sesini duymanızı engellemesine izin vermeyin. Ve en önemlisi kalbinizin ve sezgilerinizin yolundan gidecek cesarete sahip olun. Kalbiniz ve sezgileriniz ne yapmak istediğinizi bilirler. Bunun dışındaki her şey ikinci planda. Gençliğimde The Whole Earth Catalog adında bizim neslin kutsal kitaplarından sayılan inanılmaz bir yayın vardı. Steward Brand adında biri tarafından buradan hiç de uzak değil, Menlo Park’da şiirsel bir tarzla kaleme alınmıştı. Size anlattığım bu olay 60′lardan kalma, masaüstü bilgisayarlardan ve bilgisayar destekli yayınlardan önce, yani bu dergi daktilolar, makaslar ve polaroid fotoğraf makineleri kullanılarak yapılmıştı. Google ortaya çıkmadan 35 yıl önce, dergi formatında bir Google gibiydi; idealistti, anlaşılır bilgiler ve harika görüşlerle doluydu. Stewart ve ekibi bunun birçok baskısını yayırladılar ve dergi miadını doldurduğunda son bir baskı yaptılar. 70′lerin ortalarıydı, o zamanlar sizin yaşlarınızdaydım. Son baskısının arka kapağında sabahın erken saatlerinde çekilmiş bir yol fotoğrafı vardı. Hani içinde macera ruhu taşıyanların kendisini otostop çekerken bulabileceği yollardan biri. Fotoğrafın altında şu sözler yer alıyordu: “Aç Kal, Budala Kal (Stay Hungry, Stay Foolish)” Aramızdan ayrılırken bize verdikleri veda mesajı buydu; Aç Kal, Budala Kal. Kendim için hep bunu diledim. Ve şimdi, sizin gibi yeni mezunlar için de aynı dilekte bulunuyorum: Aç kalın, Budala kalın. Hepinize çok teşekkür ederim.

"AÇGÖZLÜ VE CÜRETKAR OLUN" Bir başka yerde de son söz olarak bunu söylediğini okumuştum..

13 Haziran 2010 Pazar

Ezgi'nin kirpik sırrı


Ezgi Mola nam-ı değer kirpikleri için bakın neler yapıyormuş...

Annem kaş ve kirpikler için badem yağı sürmemi söylerdi. Seyrekleşen ve küsen kaşları gerçekten besliyor. Gözlerime de her gün makyaj yapıldığı için kirpiklerime badem yağı sürüyorum. Aktarlardan aldığım saf badem yağıyla önce bir deneme yaptım. Bir hafta sadece sağ kaşıma badem yağı sürdüm, gerçekten de çok yoğun bir şekilde çıktıklarını gördüm. Bir ara annem dermatologlarla birlikte çalışmıştı. Onun önerdiği başka bir şey de, meyve ve bitki kökleriyle cildi temizlemektir. Çok faydasını gördüm gerçekten. Cildimin nefes aldığını, arındığını ve yumuşacık olduğunu hissettim.
 
http://www.sabah.com.tr/Yasam/2010/02/24/ezginin_kirpik_sirri

11 Haziran 2010 Cuma

Domestos Hijyenik Leke Çıkarıcı deneyimim


Buradaki yazımda Fikrimin mühim olmasından mütevellit sevgili Fikri Mühim sitesinin  Domestos Hijyenik Leke Çıkarıcı gönderdiğini ve bu ürünün özelliklerinden bahsetmiştim..Sıra geldi ürün deneyimime.. 

5 yaşındaki oğlum kreşe gidiyor, kreşte de resim vb. çalışmalarda etkin rol alıyor.Her akşam üstü başı  da boya içinde eve alıyoruz kendisini..eskiden çok üzülürdüm, o güzelim kıyafetlerinde lekeler çıkmaz, nasıl sinir ederdi beni..Ama artık üzülmeme gerek kalmadı..Domestos Hijyenik Leke Çıkarıcı imdad-eyledi..Şimdi ben mutlu,oğluşum mutlu, kıyafetlerimiz mutlu.Ama bakteriler çok mutsuz..Ne yapalım onların mutsuzluğu bizim mutluluğumuz demek..

Aşağıdaki t-shirt oğluma en çok yakıştırdıklarımdan..Bakın bir kreş mesaisi sonrası oğlumun üstünde ne hale geldi...



İşte Domestos Hijyenik Leke Çıkarıcı kullanımı sonrası t-shirtün halii..Lekelerden eser yok, ilk günkü gibii..Seviyorum seni Domestos Hijyenik Leke Çıkarıcı ve bana bu deneyimi yaşattığın için seni de seviyorum Fikri Mühim...


Anneler kullanın bana hak verin.....

NOT:İsteyene itina ile fikri Mühim daveti yollanır...





Eastpak kedili çanta çok şekerrrr




Üstteki de hoş ama, ben aşağıdakini nasıl sevim bilin mi?...

10 Haziran 2010 Perşembe

Sevgülüm İstanbul, geçen cilvendeydim,pasımı aldın yaşayasın

İstanbul' um seminer vesilesiyle de olsa sana gelmek güzeldi, özlemişim be sapına kadar..Sana biraz cepheden, biraz tepeden baktım..Özünde hiç değişmemişsin looo..

Aynı cilveler, aynı Edalar, kim ne derse desin eline su dökemez hiç bir şehir..

Seni dinledim bütün gün gözlerim açık, kapalı demiş şair ama tınlamadım..

Sana bir de dar zaman şiiri yazdım, al..söz bir ara geniş zaman şiiri de yazacağım...

Estiriyorsun yine her türlü efil efil
İhtişamın muhteşem, istemez kefil
Sensiz dibe vurmuş olmuşum sefil,
Kıymetini bilmez nice gafil...

Sadece bir dörtlükle idare edecen artık..

Eneeee bak bir dörtlük daha geldi, bunu geniş zaman şiirinden düşerik hemiiii:).....

Şeytan diyor doğur bir kız koy adını İSTANBUL
Yitirdiğin benliğini ara İSTANBUL' da bul..

İpini koparan sende, bir ben mi kalmışım kusur..
Sensiz yaşıyorum işte ölmek dediğin bu mudur?

Kanye West' in Louis Vuitton ayakkabı tasarımları









En alttaki favorim..

8 Haziran 2010 Salı

Bu da köpeklerin İKONCANI olmalı



Ofssss, sevsinler lo seni, bu nasıl bir güzellliktir Yarabbi!..

Birden aklıma Süreyya Yalçın' ın köpişi İsabell, kısaca Yazar Onur BAŞTÜRK' ün deyimiyle İsocan geldi..Sahi nerelerdesin ayol İsocan sen? Özlettin kendini cano yaaaaa...

7 Haziran 2010 Pazartesi

Chopard kolye yakışmış köpişe



Tabii, buldun klas kolyeyi, uykuya verdin kendini....

Louis Vuitton 2010 anahtarlık modelleri









Yer yer pırlanta kullanılan anahtarlık modellerinde beyaz ve sarı altın birlikte kullanılmış.1. çantalı modelini beğendim ben..

Not:Fotolar alıntıdır.

6 Haziran 2010 Pazar

Mevla süsecek öküze boynuz vermezmiş!

Ne bu şimdi...Ne biliyim canım, sabah sabah duydum birinden paylaşayım dedim..Dünyanın kaç bin türlü hal-ü melalü var:)..Belki birine lazım olur deelll miii?

Trendus.com' dan anneler günü hediyem



Trendus.com anneler günü vesilesiyle bir kampani yapmıştı, kampanyadan gelen mailiyle haberim oldu bitimine az bir zaman kala.Anneye mesaj yazıp şutlanacaktı Trendus' a..Netekim kazandık. Gelen hediye Sephora' dan Eyliplex-2..Teşekkürler Trendus..Ürünü kullanım sonucunu da burada paylaşırım..(Geciken bir post oldu amma ne dimişler geç olsun güç olmasın.)

Meraklısına unutulmadınız notu=Eyliplex-2 Eye Lift göz bakım kremi, yaş ilerledikçe göz çevresinde oluşan koyu renk halkaları kısa sürede azaltıyor. Gece ve gündüz için geliştirilen iki ayrı krem tek bir ambalajda sunularak, kullanım kolaylığı sağlıyor. Gündüz kreminin içeriğindeki yeşil çay, kafein, E ve C vitamini gibi antioksidanlar göz çevresine anında ışıltı vererek gözleri canlandırıyor ve çizgilerin görünümünü azaltıyor. Gece kremi ise içeriğindeki botanik özleri, mineral ve peptitlerle göz altı morluklarını azaltıyor. Düzenli ve uzun süreli kullanıldığında göz çevresindeki halka ve morlukların oluşumunda gözle görülür fark yaratıyor. Deneyip farkı görecezzz bakalım..

UNUTMA

Öleceğimiz son günden bugüne bir perspektifle bakacak olsaydık,kararlarımız çok farklı olurdu.(Leadbeater)